6 Ekim 2013 Pazar

Taaşşuk işteş bir fiildir

Şimdi superfresh'ler hakkındaki bi kaç gözlemimi yazıcam, ola ki bunu okuyan bi superfresh varsa kişisel olarak üstüne alınmasın, baya genelleme yapıyorum şu an çünkü, hepsi böyle değil elbette. Ha kendinden bişeyler bulduysa üstüne alınsın tabi, bana ne. Önce superfresh ne onu açıklıyım, hazırlık okumadan 1. sınıf olanlara superfresh deniyo, hazırlık okuyanlara sadece fresh. Resmiyette yeri yok tabi, öğrenciler arasında bu tanım var. Neyse, hazırlıktan okula ve birbirine alışmış fresh'ler ders konusunda gayet birbirine yardımcı oluyor çünkü amfinin hazırlık okuyan kısmının çoğunu zaten bir şekilde tanıyor oluyor, olmasa da üniversite ruhuna daha alışık olduğu için komün hayatına adapte olmuş durumda. Notlar elden ele dolaşıyor, insanlar zaman ayırıp birbirinin ödevine yardımcı oluyor vs. Superfresh'lerse gözlemlediğim kadarıyla, lise ruhundan kurtulamamış durumda. Daha birkaç ay önce öss yüzünden birbirlerini rakip olarak gördükleri için hala bir yarış halindeler, arkadaşlarının onlardan yüksek almasının (curve gibi küçük hesaplara girmezsek) onun için bir şey değiştirmeyeceğinin ayrımına varamamışlar, daha doğrusu hazırlıkta hem sınıflar daha müsait olduğu için hem sınıf dışında da vakit daha bol olduğu için birileriyle tanışma kaynaşma daha yüksek ihtimal, şimdi ise tll ve ingilizce dışında bütün dersler amfilerde, nası tanışıp arkadaş olup kaynaşsınlar ki bi de birbirlerine yardımcı olsunlar, o da var. Neyse, hazırlık okuyun.

O kadar yoğun 2 hafta geçirdim ki resmen 2 haftadır buraya da yazamadım. Neyse ki 5 gün sonra eve dönüyorum, annem kucağına yatırıp saçlarımla oynarken beni dinleyince, babam arka arkaya espriler yapınca, abimle konuşmaktan uyuyamayıp sabahlayınca geçer hepsi. Sonra hayatımın belli kısımlarını Mina, Fulya, Burcu, Buket, Birce arasında paylaştırıp biraz dinlenmeyi düşünüyorum, hakkaten yorgun hissediyorum. Günlük işleri ben yürütürüm, karar kısmını onlar devralsın dicektim ama yemek yemeyi falan da unutabildiğim için günlük işlere de biri lazım galiba. "Yeaa hazırlık üniversite gibi değil ki, üniversiteli gibi hissetmiyoruz bişey öğrenmiyoruz" falan diyorduk ama derslerimin 12.30'da bittiği güzel hazırlık günlerimi nası arıyorum anlatamam. 2 haftadır bir akşam ayarlayıp Damla'yla flüt çalamadık, arkadaşlarımın odasına gitmeye zor vakit buluyorum. Bulunca abartıyorum gerçi, dün Fulya'ya gittiğimde 13 saat oturdum mesela. Bi gün mezun olursam en çok odada çok sıkılınca çat kapı başka arkadaşımın odasına gidip saatlerce yayılmayı özleyeceğim sanırım. Fulya'nın odası da öylesine huzurlu ki, 2 koltuğu var yani misafir ağırlamaya baya müsait, odada fonda hep hafif bi müzik oluyor, ve genel olarak oda hep loş falan. Ciddi ciddi koltuğuna uzanıp konuşunca Freud'un koltuğunda gibi hissediyo insan. Dün Fulya, Veysel, Mina, ben odanın 4 farklı köşesine yayılmış, ara ara herkes uğraştığı şey hakkında sesli yorum yaparken (mesela ben yarın sunum yapacağım Taaşşuk-u Talat ve Fitnat'ı okuyup "vay bee Talat'ın annesi 1800'lerde aşk evliliği yapmış" falan diyordum) ilerde bu günleri çok arayacağım hissine kapıldım. Bu paragrafı da "Fulya'ya gidin, ballı süt yapar" tavsiyesiyle bitireyim öyleyse.
2 gündür bu fotoğrafa gülüyorum ben; nedensiz, alakasız.
Hist hocamın ara ara İngilizce kelimeler kullanmasının dikkatimizi celbetmek için olduğunu düşünüyorum, Sps hocam çok iyi giyiniyor ama o gömleğinin niye bi tarafı içerde bi tarafı dışarda acaba, anneannem görse "o belini topla çocuğum, o belini toplasana" der dururdu, matematik asistanım bizim yapmamızı beklediği soruları önceden çalışıp gelmeden yapamayacak kadar matematik konusunda kötü ki konu fonksiyonlar yani ilerde napıcaz ki biz, Ns asistanımıza Buket'le ben hariç herkes hayran sorun onda değil bizde heralde, İngilizce hocam çok tatlı ama sınıftaki 20 kişiden 17'si yukarda bahsettiğim gibi superfresh ve hoca internette en çok girdiğimiz sitelerden bahsederken "maybe pornography?" dediğinde birbirlerine "ohaa porno dedii" dercesine bakıp kıkırdadılar, Tll hocam hazırlıktakiyle aynı ve hala kadını bilinç akışına, birikimine hayran kalarak dinliyorum, onun argo konuşması karşısında superfresh'lerin kızardığını söylememe gerek var mı? Hayır superfresh'lerle ne alıp veremediğim var inanın ben de bilmiyorum.

Okul başlayınca blog'un konsepti de değişti, 3 paragraftır okula bağlayıp durmuşum. Okulumu hala abartılı derecede çok seviyorum ama geçen seneye göre bi tık daha az. Çünkü çok fazla şey batmaya başladı gözüme. Shuttle ücretleri, kontenjanı arttırıp puanları düşürme, kapasite yetersizliğinden allahın Tuzla'sındaki okula yurt çıkmaması falan.
Hı bir de piyano, bas, şan, bateri falan diyince hocalar hazır oluyo, 10-15 taliplisi oluyo da biz koskoca okulda 3. bi yan flüt çalacak insan bulamadık resmen. Müzikus'un ayarladığı hoca 2 kişi için Tuzla'ya gelmeyi kabul etmezse "haklısınız" deyip depresyona gireceğim, napıyım. Yazın 1 saatlik ders için 2 saat İzmir-Çeşme arasını çektim ama o yazdı, kimse hele de midterm tarihlerim açıklanmışken ve mesela kasım ayında toplam sadece 7-8 gün sınav olmadığını görmüşken, 3 saat yol gidip 1 saat ders yapmamı beklemesin. Kim bekliyosa bunu gerçi.

2 yorum:

  1. superfreshlere cok yuklenme lan, biz de istedik arkadas olmak, kaynasmak ama siz arkadastiniz zaten. snif.
    okulunu neden artik bi tik daha az sevdigini de bence ikimiz de biliyoruz :/

    YanıtlaSil
  2. Ahaha kıyamam :D Yok abi senin bunlar gibi olmana imkan yok, bu nesil garip.
    Hı bi de evet, o da var :P

    YanıtlaSil