Burcu'yla fallar, falların gerçekliği, bilimin açıklayamadığı doğaüstü olaylara ne anlam yükleyeceğimizden falan konuşmuştuk. En son falcılık bilimden de eski olduğu için, tutan falların, kehanetlerin bilimin cevaplayamayacağı bir noktada kaldığını kabul ettik, hatta belki de her şeyi çözümleyemememiz daha iyidir dedik.
Her ne kadar falların bazılarının gerçekten tuttuğu, büyü gibi muska gibi şeylerin gerçekten işe yaradığı görülse de, bu kadar kendini bilime adamış, onun büyüklüğüne boyun eğmiş bir birey olarak körü körüne inanamıyorum. Mesela biri çıkıp da bana “Türk kahvesi içtiğin zaman, tükürüğünün etkisiyle fincanda zamanda bükülme gerçekleşiyor, bunun sayesinde kahvenin telvesine gelecekten belirli parçalar aksediyor” gibi bir açıklama yapsa kahve fallarına inanırdım belki. Ya da “seçtiğin tarot kartları uzay-zamanda bir kırılmaya sebep oluyor ve çektiğin her bir tarot kartı hayatında yapacağın önemli kararların anlaşılmasını sağlıyor” deseydi tarot falına da inanırdım belki. Astrolojiyi astronomiyle harmanlayıp burçların varlığını kanıtlasalardı yine dünya’da 12 burç 12 de yükselen desek 144 tip insan olduğuna inanmaz, ama gezegenlerin yıldızların falan konumuyla ruh halimin değişmesine inanırdım belki. İnsanın uyku halinde aslında farklı zaman çizgilerinde, paralel evrenlerde dolaştığının bir kanıtı olsa rüya tabirlerine de inanırdım belki.
Her ne kadar falların bazılarının gerçekten tuttuğu, büyü gibi muska gibi şeylerin gerçekten işe yaradığı görülse de, bu kadar kendini bilime adamış, onun büyüklüğüne boyun eğmiş bir birey olarak körü körüne inanamıyorum. Mesela biri çıkıp da bana “Türk kahvesi içtiğin zaman, tükürüğünün etkisiyle fincanda zamanda bükülme gerçekleşiyor, bunun sayesinde kahvenin telvesine gelecekten belirli parçalar aksediyor” gibi bir açıklama yapsa kahve fallarına inanırdım belki. Ya da “seçtiğin tarot kartları uzay-zamanda bir kırılmaya sebep oluyor ve çektiğin her bir tarot kartı hayatında yapacağın önemli kararların anlaşılmasını sağlıyor” deseydi tarot falına da inanırdım belki. Astrolojiyi astronomiyle harmanlayıp burçların varlığını kanıtlasalardı yine dünya’da 12 burç 12 de yükselen desek 144 tip insan olduğuna inanmaz, ama gezegenlerin yıldızların falan konumuyla ruh halimin değişmesine inanırdım belki. İnsanın uyku halinde aslında farklı zaman çizgilerinde, paralel evrenlerde dolaştığının bir kanıtı olsa rüya tabirlerine de inanırdım belki.
Ben de az kahve ve tarot falı baktırmadım aslında. Hatta en
ilginci, su falı baktırmıştım. Ben çocukken annem bir köyde öğretmenlik
yapıyordu, orda cinli olduğunu iddia eden bir kadın vardı. Hatta kadının
cinleri çocukları kıskandığı için 12 yaşında bir çocuğu (artık çocuk sayılmıyormuş) evlatlık almıştı, beni yanına yaklaştırmıyordu kimse falan,
öyle ciddiye alınıyordu. İzmir genelinde de baya duyulmuş biridir, şehir dışına
bile fal bakmaya gidiyordu. Neyse bundan 3 yıl kadar önce annem, annemin
arkadaşları falan toplandık gittik. Beni ayrı bi odaya aldı, 1 bardak su koydu
önüme. Bir kaç dua saydı “bunları oku bu suya” dedi, duaları bilmediğimi
söyleyince kendisi okudu. Sonra başladı bir sürü şey anlatmaya. O zaman ben İzmir'de okumayı düşünürken, bana İstanbul diyen sadece o olmuştu. Fakat asıl enterasan kısmı, annemin arkadaşına fal baktığında, kadının evini tarif edip, yatak odasında bir dolapta muska olduğunu söylemişti. Daha da korkuncuysa eve gidip dolabına bakan kadının gerçekten muska bulmasıydı. E gel de açıkla bunu şimdi. İnanabileceğim sadece bu olur, o da elimizde somut bir kanıt olduğu için. Onun dışında şunu anladım ki, fal baktırmak yarı yarıya
psikoterapi gibi bir şey. Çünkü karşında asla olumsuz bir şeyden bahsetmeyen,
fal baktırdığın andan sonraki hayatının bolluk, bereket, başarı, aşk, mutluluk
vs. İle dolu geçeceğini anlatıp duran, savını verdiği belli tarihlerle,
isimlerle falan destekleyip toz pembe bir dünya tasvir eden biri var.
Karşımdakinin söylediklerinin gerçek olmasının, onun geleceği görüyor olmasının
mümkün olmadığını düşündüğüm halde dinlerken hoşuma gitmesi de bu yüzden. Aynı falda ikiz çocuklarım olacağı çıkmıştı, onun çıkmasını isterim bak.
Üstelik dedem ikiz olduğu için
ihtimal de var. Fakat öyle bir şey olursa
“genlerimde vardı” demek yerine “falımda çıkmıştı!” diyecek değilim elbette.
Sadece fal baktırmadım kendim de baktım. Fotoğraflar 2010 yazına ait, fallar tutmadı dememe gerek var mı? |
İşin bir de “self-fulfilling prophecy”, yani “kendi kendini
gerçekleştiren kehanet” kısmı var. Örneğin, kahve falında sevgilisiyle kavga
edeceğini gören biri, o faldan itibaren "acaba niye kavga edeceğiz?"
diye düşünüp, sevgilisinin her hareketini inceleyip, bu inceleme yüzünden
sevgilisinin her hareketi battığı için kavga çıkartabilir. Yani bu kavga, falda
görülen kavgadır ve aslında fal baktırıldığı için çıkmıştır. Rüyasında yeşil
şapka taktığını gören biri, bunun "uzun zamandır görüşülmeyen bir dostla
buluşulacağı" anlamına geldiğini okuyup (sallıyorum tabii ki), "aa
eski dost demişken, x'i görmeyeli uzun zaman oldu" deyip buluşabilir vs. Burcu'nun bi arkadaşına bakılan falda hayatına içinde "L" harfi geçen önemli biri gireceği söylenmiş, tutmuş da ama Burcu da aynı mantıkla "belki de hayatına giren insanlardan içinde "L" harfi olanlara daha çok önem verdiğin içindir" demiş. Aslında optimist bir tutumla, self-fulfilling prophecy'nin pozitif sonuçlar
doğurması da mümkün. Mesela sabah burç yorumunda o günün çok harika geçeceğini
okuyan biri o düşüncenin gazıyla mutlu, huzurlu bir gün geçirebilir. Burcu'nun dediğine göre, ben bile İstanbul düşünmezken o falcı bana İstanbul diyerek, İstanbul düşüncesinin tohumunu beynime yerleştirmiş olabilirmiş. Bir nevi ayıkken yapılan Inception.
Benim gibi güzel şeyler duymak gibi bir amaçla fal baktırılıyorsa, fal baktırmanın hiçbir sakıncası yok bence.
Ama iş gerçekten elindeki fincanın dibindeki kahve telvesine bakıp bir şeye
benzetmeye çalışan insanın her dediğine körü körüne inanma noktasına gelirse,
işte orada korkutucu bir hal alabilir. Ne bileyim, depresyona giresi yokken
“gezegenin burcuna girdiğini” okuyup depresyona giren, rüyasında gördü diye eşinin onu aldattığını zanneden, falında araba kazasında öldüğünü gördüğü
için birkaç hafta kapı dışarı çıkmayan insanlar var. Baya varlığını bildiğim
insanlar bunlar.
Bir de Burcu blog'una devam etmeli bence. İlk yazısının başlığı da şu olabilir hatta: "Cansu'yla çok eğlendim"
Bir de Burcu blog'una devam etmeli bence. İlk yazısının başlığı da şu olabilir hatta: "Cansu'yla çok eğlendim"